14. Yüzyılın başlarından itibaren Selçuklu halılarının yanında ikinci bir grup ve halı sanatında süregelen gelişmenin yeni bir safhası olan hayvan figürlü halılar ortaya çıkmıştır (Özbel 1949a,b). Kurt Erdmann hayvan figürlü halıların ilk olarak Batı Anadolu bölgesinde dokunmaya başlandığını ve buradan dünyaya yayıldığını ileri sürmektedir. Hayvan figürlü halılar ilk kez Avrupalı ressamların eserlerindeki halı tasvirlerinde tanınmış ve bu resimlere göre 14. yüzyılın başlanndan 15 yüzyılın sonlarına kadar olan döneme tarihlendirilmişlerdir. Hayvan figürlü halılar konusundaki ilk toplu inceleme ve değerlendirmeyi Kurt Erdmann yapmıştır. Bu halılarda genellikle, zemin küçük ya da büyük karelere bölünmüş, karelerin içine sekizgenler yerleştirilmiş, bunların içlerine de farklı şekillerde stilize hayvan figürleri yerleştirilmiştir. Hayvanları yerleştirilme durumlanna göre bu halılar 4 grup altında incelenmiştir. Birinci grupta; heraldik durumda tek hayvanlar ya da tek ve çift başlı kartal tasvirleri olan halılar , ikinci grupta ; bir ağacın iki tarafında birer kuş figürü olan kompozisyonlar yer almaktadır. Üçüncü gruptaki halılarda geometrik alanlann içi tek kuş ya da dört ayaklı bir hayvanla süslenmiştir. Dördüncü gruptaki halılarda ise, hayvanlar geometrik alanların içine çift olarak yerleştirilmiş olup, bu grubun daha ileri bir safhasında hayvanlar mücadele halinde görüntülenmektedir.
Bunların dışında, özellikle orijinal halılar arasında daha farklı kompozisyonlar da mevcuttur. Bunlarda hayvan figürleri geometrik alanların dışına yerleştirilmiş ya da bu alanlar tamamen ortadan kaldırılmış, hayvan figürleri yan yana ya da kaldırılmış eksenler üzerinde sıralanmıştır (Aslanapa 1977, Yetkin 1991).
Bergama'da ve Anadolu'nun çeşitli yörelerinde bulunan halılarda, Fustat'da bulunan halıların ikisinde, Konya'da bulunan halılardan 15.yüzyıla ait olan örnekte hayvan figürlü desenlere rastlanmaktadır. Bu kompozisyona sahip halıların 15. yüzyıl boyunca Anadolu 'da bol miktarda dokunup, Mısır ve Avrupa'ya ihraç edilmiş olduğu ve böylece Avrupalı ressamların tablolarına konu olduğu ifade edilmektedir (Aslanapa 1977, Yetkin 1991,Aslanapa 1997a).
16. Yüzyılda Türk halılarında hayvan figürlerinin kaybolduğu görülmekte ve bunların yerini aynı geometrik alanlar içine yerleştirilmiş olan baklava ve sekizgen gibi dolguların aldığı görülmektedir. Ancak, 18. yüzyıldan itibaren esas motif olmasa bile dolgu motifi olarak Türk halılarında tekrar kullanıldığı görülmektedir. Anadolu hayvan figürlü halılarının karakteristik motifleri, 16. yüzyılın başından itibaren Kafkas halılarının en önemli grubu olan ve Türk halılarının etkisi gözlenen "Kafkas ejder halıları"nâz daha değişik ve stilize olmuş bir şekilde yaşatılmaya devam etmiştir. Hayvan figürleri Anadolu' da bırakıldıktan sonra Kafkas halılarında kullanılmaya başlanmıştır.
14.Yüzyıl başında Anadolu Selçuklu devrinin sona ermesinden sonra, Anadolu beyliklerinden biri olan Osmanoğulları beyliği kısa zamanda kuvvetlenerek bütün Anadolu'ya hakim olmuştur. 16. Yüzyılda büyük bir imparatorluk olan Osmanlıların sanat faaliyetleri 14. ve 15. yüzyılda kökleşmeye başlamıştır. Osmanlıların halı sanatındaki ilk faaliyetleri , 13. yüzyılda Selçukluların geliştirdiği sağlam temel üzerinde yükselmeye başlamıştır. 14. ve 15. Yüzyıl boyunca dokunan halılar bütün Akdeniz bölgesine ihraç edilmiş, teknik ve motif açısından Selçuklu halı sanatının prensiplerine bağlı kalmış olmasına rağmen yeni kompozisyon ve motif özellikleriyle de 16. ve 17 yüzyıl Türk halılarının şekillenmesini sağlamış ve böylece Türk halı sanatında,birbiri içinden gelişip yeni tiplerle zenginleşen süreklilik sağlamlaştırılmıştır. 16. Yüzyılda Osmanlı imparatorluğunun yükseliş dönemine paralel olarak Türk halı sanatı en parlak dönemini yaşamıştır (Arseven 1984).
14. ve 15. Yüzyılda gelişmesini incelediğimiz hayvan figürlü halıların yanı sıra bir grup halının daha geliştiği görülmektedir. 14. yüzyıl başlarına ait Avrupa ressamlarının tablolarında ilk örneklerine rastlanan bu halılar Holbein halıları olarak isimlendirilmektedir. Alman ressam Hans Holbein' in tablolarında bu halıların tasvirleri görüldüğü için bu isimle anılmakta, ancak bu isimlendirmenin hatalı olduğu ifade edilmektedir. Çünkü Holbein' in bu güzel ve orijinal halılarla hiçbir ilgisi olmadığı, ressamın sadece 2 halıyı resmettiği, fakat halı literatüründe sık kullanıldığı için alışılagelmiş bir isimlendirme olduğu belirtilmektedir. Bu gruba giren halılar Holbein'den çok daha evvel 15. yüzyılda İtalyan ressamları tarafından resmedilmiş ve halılar bu tablolara göre 15. yüzyıla tarihiendirilmişlerdir. Türk halı sanatında 15. yüzyıldan 16. yüzyıla geçişi sağlayan bir grup olmaları açısından oldukça önemli olan Holbein halılarında halı zemini karelere bölünmüş ancak içlerine hayvan figürleri yerine geometrik şekiller yerleştirilmiştir. Batı Anadolu bölgesinde dokunmuş olan Holbein halıları 4 gruptan oluşmaktadır. Holbein halılarının ilk iki grubuna giren ve Turkish Arabesque adıyla tanınan bu halılara, Lorenzo Lotto tarafından tablolarında çok tasvir edildiği için Lotto halısı adı da verilmiştir. Türk hah sanatında önemli bir yeri olan bu halının ilk örnekleri 15. yüzyıl sonunda ortaya çıkmış ve 17. yüzyıl sonunda kaybolmuştur. Lotto halılarında geometrik motifler hakim olup, desen şemalarındaki benzerliklerden dolayı Uşak bölgesinde dokunmuş olabileceği kabul edilmiştir. Lotto halıları üzerinde incelemeler yapan C. G. Ellis bu halıları da kendi içinde 3 gruba ayırmıştır. Birinci grup Anadolu tipinde olanlardır ve yapım merkezi Uşak ve Konya'dır;ikinci grup hatları daha köşeli ve sivri olan bu grup kilim üslubu olarak adlandırılmıştır;üçüncü grup ise kıvrak süslemeleri olduğu için süslü üslup olarak isimlendirilmiştir. Böylece ilk iki gruba giren halılar Avrupalı ressamlar tarafından 16.yüzyıl başından 18. yüzyıl sonuna kadar resmedilmiş, orijinal halılar 18. yüzyıla kadar gitmemekle birlikte yine de ressamlar tarafından uzun süre model olarak kullanılmışlardır. Holbein halılarının 3.ve 4. Grubuna giren halılar ise Uşak halıları ile Bergama halılarıdır. Türk halı sanatının belirgin özelliklerinden biri, asırlar boyu süren gelişmenin geleneksel desenlere sadık kalınarak devam etmiş olmasıdır. Yeni motiflerin katılmasıyla zenginleşmesine rağmen geçmişle bağlantısı kopanlmamıştır. Geleneksel motiflere bağlılık 3.-4. Grup Holbein halılarına dahil edilen Bergama halılarında daha kuvvetle belli olmaktadır. 16.-18. Yüzyıllar arasında dokunan Bergama halılarında, üst üste sıralanmış eşit büyüklükteki kare bölmelerin içleri iri bir sekizgenle süslenmiş, ortadaki bir sekizgenin etrafında daha küçük geometrik şekillerin gruplaştığı kompozisyonlar ve kufi bordürler günümüze kadar süregelmiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder