10 Eylül 2011 Cumartesi

Türk Cami Halısı Dokusu ve Halı Ürünleri

Türkiye 1930 yılına kadar önemli bir hah ihracatçısı olma özelliğini korumuştur. 1923 ile 1935 yılları arasında yılda ortalama 20000 ton kaba-karışık yapağı üretilmiştir. Eşberk (1939) 'e göre 1928 yılında 2500 ton yün çeşitli tekstil ürünleri imalatında , 9000 ton kaba-karışık yün ise halı ipliği yapımında kullanılmıştır. Yazar 6000 ton yünün yapağı üreticileri tarafından doğrudan kullanıldığını, fakat bu miktarın önemli bir bölümünün de yine halı ipliği yapımı için kullanıldığını belirtmekte ve bu rakamları değerlendirerek 1928'de 1 milyon m2 halı ve kilim dokunduğu sonucuna varmaktadır. Bu üretimin büyük kısmını köylünün kendi ihtiyacını karşılamaya yönelik ya da pazar yerlerinde satıp gelir elde etmeye yönelik dokuduğu halılar oluşturmaktaydı. Diğer bir deyişle üretim gerek ulusal pazara ve gerekse ihracata bir önceki döneme oranla daha az yönelik olmuştur. 

Cumhuriyet dönemi ile birlikte diğer tüm alanlarda olduğu gibi el dokusu halıcılıkta da önemli ilerlemeler sağlanmıştır. Cumhuriyet döneminde ülkenin bir çok yerine kurulan iplik fabrikaları ile el dokusu halıcılıkta kullanılan hammadde iyileştirilmeye çalışılmıştır. Yine bu dönemde desen çalışmaları başlamış, özgün desenler üretilmeye çalışılmıştır. Tüm Türkiye'de Türk halılarının köklü geçmişinden kaynaklanan, sağlam Türk düğümünün ve solmayan parlak renklerin elde edildiği doğal
boyaların kullanıldığı halıların dokunması için haklı bir özen ve çaba gösterilmektedir (Yetkin 1991,Yazıcıoğlu 1992, Kuban 1995, Tansuğ 1996). Bu dönemde iki ayrı tür halının ihraç edildiğini söylemek mümkündür. Birincisi, 1930 yılına kadar devam eden yüksek miktarlardaki dış satım, evlerden tek tek toplanan antika halı ticaretinden kaynaklanmıştır. İkincisi ise, bir önceki dönemle karşılaştırıldığında çok daha az bir ev üretimi çerçevesinde ulusal ve uluslararası pazarlar için halı dokunmuştur. Daha öncede anlatıldığı gibi İngiliz Şirketinin kurduğu fabrikalar kanalıyla ip temin etmenin zorlaştığı, 1950'lere kadar uzanan dönemde özellikle ihraç halıları üretimi için halı ipi ithalatı sık sık yapılmıştır. İhracattaki tedrici azalma ise İkinci Dünya Savaşı yıllarına kadar sürmüş hatta savaş sırasında kısa bir süre için halı ihracatı hiç yapılmamıştır . İhracattaki azalmayla beraber el dokusu halıcılıkta gerek kullanılan hammaddeler gerek desen, renk, boya, kalite yönünden hızla gerileme ve yozlaşma sürecine girilmiştir. Ulusal ve Uluslararası Pazar için üretim İkinci Dünya Savaşı sonrasında yeniden canlanmaya başlamıştır. Oransal olarak , üretimin genellikle %10-20'yi geçmeyen bölümünün ihraç edildiği görülmektedir. 1950 yılından sonra iç piyasada, satın alma gücünün artması ve para değerindeki dalgalanmalara paralel olarak el dokusu halıya olan talep artmış, bu durum ise ucuz ve kalitesiz üretime neden olmuştur. (Atalay 1967,Anonim 1986,Ayata 1987).
5'de 1955 ile 1975 yılları arasında el dokusu halı üretiminin yaklaşık dört kat artığı görülmektedir. Ancak bu defa üretim artışının esas nedeni iç pazara yönelik el dokusu yün halı üretimidir. Önce Kamu İktisadi Teşebbüsleri sonra da özel sektör ip eğirme sanayine önemli yatırımlar yapmış, bunun sonucu olarak da el dokusu halı sanayinin talebi kolaylıkla karşılanabilmiştir. Bir diğer önemli neden ise talep artışıdır; burada genel nüfus artışı ve 1950-1975 döneminde kişi başına düşen ortalama gelirin hızla yükselmesi gibi iki temel faktör talep artışını sağlamıştır. Üretim artışının diğer nedenleri ise; hızlı kentleşme, inşaat sektörünün canlanması ve beton zeminli konutların çoğalması şeklinde sıralanmaktadır. Gerek özel konutlar gerekse işyerleri ve resmi daireler beton zemini örtecek halı vb eşya talebini kamçılamıştır. Fakat burada 1970'li yıllarda makine halıları üretiminin de devreye girdiğinin ve talebin karşılanmasında giderek el dokusu halıyı geride bıraktığını belirtmek gerekmektedir. 1960 yılından itibaren dış pazarlardan özellikle eski Anadolu halılarına talep artmaya başlamış, bunun sonucunda da karakteristik desen ve renklerde, kalite fark edilir bir iyileşme olmuştur (Anonim 1986).
El dokusu halıcılığı özendirmekte devletin aldığı tedbirlerin de çok büyük katkısı olmuştur. Ev üretiminin aşın dağınıklığı göz önüne alındığında geniş bir karayolu ağının örülmüş olmasının önemi daha iyi anlaşılmaktadır. Pazara yönelik el dokusu halı üretimi köylerin kasaba ve kentlere bağlanmasıyla paralel gelişmiştir. Diğer bir uygulama ise yeni koyun türlerinin geliştirilmesine öncülük ederek kaliteli ip ve kaliteli halı üretimini bu yoldan teşvik etmek olmuştur. Fakat devletin katkısı bunlarla sınırlı kalmamış, ihracatı geliştirme amacına yönelik olarak uygulanan vergi iadeleri politikası da rol oynamıştır. Bu yoldan sağlanan maliyet düşüşü ihracatçının uluslararası pazardaki rekabet gücünü kısıtlı ölçüde de olsa artırmıştır. Diğer yandan el dokusu halı sanayindeki işçi-işveren ilişkilerine yönelik alınması gereken tedbirler ve bu alandaki uygulamalardan kaynaklanan bir destek de söz konusudur. Halı dokuyan işçiler için İş Kanununun uygulanması yolunda hiçbir ciddi resmi çaba sarf edilmemiş veya bu tür işletmelerin işçi-işveren ilişkilerinin kapsayan özel yasalar hazırlanması yoluna gidilmemiştir. Kısacası, bu sanayinin çalışanları koruyucu yasalardan hiç etkilenmemekte; bu durum ise halı imalatçısına (amiller, şirketler, vb) sendikasız, sigortasız bir ucuz emek arzından sonuna kadar yararlanma imkanı sağlamaktadır. Bu durum günümüzde de devam etmektedir. Bunlara ek olarak, yapağı ticareti, ip alım satımı, dokumacılık alanındaki işçi-işveren ilişkileri büyük oranda resmi mali denetimin dışında kaldığı için devletin halı alım satımını denetleyebilmesi de hemen hemen imkansızlaşmakta ve bu ticaretin olsa olsa çok sınırlı bir bölümü vergilendirilebilmektedir.
Kısacası bu üç faktör (vergi iadesi, yasa kapsamı dışında oluşan işçi-işveren ilişkileri ve mali denetim boşluğu) hah sanayinde maliyetleri aşağı çekmek suretiyle sanayinin gelişmesini kamçılayan temel faktörler olarak Türk el dokusu halıcılık tarihinde yerini almıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder