30 Eylül 2011 Cuma

Halıda saçak uzunlukları

Halıların saçak uzunlukları lmm duyarlıklı cetvel yardımı ile üç farklı yerden halının alt ve üst uçlarından ayrı ayrı ölçümler alınarak belirlenmiştir.

28 Eylül 2011 Çarşamba

Kilim örgü ve etlik dokuma eni


Halıların kilim örgü enini belirlemek için lmm duyarlıklı cetvel yardımı ile kilim örgü boyunca üç farklı yerden halının alt ve üst uçlarında ayrı ayrı ölçüm alınmıştır. Etlik dokuma eni ise lmm duyarlıklı cetvel yardımı ile halının her iki kenarından olmak üzere üç farklı yerden ölçüm alınarak yapılmıştır

Halıda Hav Yüksekliği

Hav    yüksekliği Halılarda hav yükseklikleri TSE'nin hazırladığı "El Dokusu Halılarda Hav Boyu Tayini" (TS.2893) standardına göre (Anonim 1997d) belirlenmiştir.

26 Eylül 2011 Pazartesi

Halılarda Toplam ağırlık,m2 ağırlığı


Halılar bir baskül ve el kantan ile tek tek tartılıp kg. cinsinden ağırlığı bulunmuş , bulunan ağırlıklar yüzey alanına bölünerek metrekare ağırlık hesaplanmıştır.
Düğüm şekilleri
Halıların düğüm şekilleri her bir halıda TSE'nin hazırladığı "El Dokusu Halılarda Düğüm Tipleri Tayini"(TS.2892) standardına göre (Anonim 1997c) ayrıca dokunmakta olan halılarda dokunma aşamasında gözlem yoluyla belirlenmiştir.

24 Eylül 2011 Cumartesi

Halılarda En-boy ölçüleri,yüzey alanları,boy/en oranları


Halıların en-boy ölçüleri, tamamlanmamış halılar üzerinde, bir şerit metre yardımıyla , halının eninde (iki uç ve ortasından)toplam üç, halının boyunda (iki uç ve ortasından) toplam üç ölçüm alınarak bulunmuştur. Sadece havlı yüzey ölçüm kapsamına alınmış, boyda kilim örgü, ende ise etlik örgü ayrı olarak ölçülmüştür.
Halıların yüzey alanları ölçümle bulunan en ve boy oranlarının her halı için ayrı ayrı birbiriyle çarpılması sonucu bulunmuş ve değerler m2 cinsinden verilmiştir. Boy/en oranlan ise yine ölçüm ile elde edilen boy değerlerinin en değerlerine bölünmesi sonucu bulunmuştur.

22 Eylül 2011 Perşembe

İpliklerin büküm ve kat sayılan


Halılarda kullanılan iplikleri büküm ve kat sayılan TSE'nin hazırladığı"İplikleri Büküm Tayini" (TS.247) standardına göre (Anonim 1988) belirlenmiştir.

20 Eylül 2011 Salı

Halı İpliklerin numaraları


Halılarda kullanılan ilme, atkı ve çözgü ipliklerin numaralan , ipliklerden alınan örnekler kullanılarak TSE'nin hazırladığı,"İpliğin Numara ve Teks Değeri" (TS.244) standardına göre (Anonim 1965) belirlenmiştir.

18 Eylül 2011 Pazar

Halı İpliklerinin cinsleri


Araştırma materyalini oluşturan el dokusu halılarda kullanılan ipliklerin cinsi TSE'nin hazırladığı "İlmelik Yün Halı İplikleri" (TS.626) standardına göre (Anonim 1987a), atkı ve çözgü ipliklerinin cinsi ise Harmancıoğlu vd. (1973) esas alınarak 246 adet iplik örneğinde ayrı ayrı tayin edilerek belirlenmiştir.

16 Eylül 2011 Cuma

Halılarda kullanılan ipliklerin bazı özellikleri


Halılarda kullanılan ilme, atkı ve çözgü ipliklerinin bazı teknik özellikleri ,araştırma kapsamına alınan yerleşim birimlerinden el dokusu yün halıların dokunmasında kullanılan ilme ipliklerinin her renginden, atkı ve çözgü ipliklerinin her türünden örnekler alınarak toplam 246 adet örnek üzerinde belirlenmiştir. Halılarda kullanılan ipliklerin bazı özelliklerine yönelik elde edilen veriler Statistica 8.0 paket programında uygun istatistiksel analiz yöntemleri ile değerlendirilmiştir.

14 Eylül 2011 Çarşamba

Halılarda dokuma tekniği ve kullanılan araçlar


Karşılıklı görüşme yöntemi uygulanarak, çözgü hazırlamadan başlayıp,dokuma ve son işlemlere kadar her aşamada dokuyuculardan sağlanan bilgiler değerlendirilerek incelenmiştir. Hah dokumanın tüm evrelerini içeren özgün fotoğraflar çekilmiştir. Hah dokumaya ilişkin teknik bilgiler Altınbaş ve Yazıcıoğlu (1987), Altınbaş (1979), Yazıcıoğlu (!982), ve Yazıcıoğlu (1992) esas alınarak değerlendirilmiştir. Genel halı dokuma tekniğinden farklılık gösteren uygulamalar belirlenmeye çalışılmıştır.

12 Eylül 2011 Pazartesi

Cami Halısı Araştırması Yapan Yazarlar


GİRİŞKEN (1972), Doğu Anadolu bölgesinde köy el sanatları kapsamında dokunan halıları incelemiştir. Halıcılıkta kullanılan hammaddelerin iplik haline getirilmesi ve boyanması hakkında bilgiler vermiş, halı dokuma tekniğini incelemiştir. Yöre halılarını renk,desen,ve kalite yönünden inceleyen yazar halıları desen özelliklerine göre sınıflandırmıştır. Ayrıca halıların daha kaliteli üretilebilmeleri için bazı öneriler getirmiştir.
ASLANAPA (1977), hem editörlüğünü yaptığı hem de el dokusu halıcılıkla ilgili bölümü bizzat kendisi kaleme aldığı bu eserinde, 14. yüzyılda Türk sanatını esas alarak, kısaca tarih, edebiyat, dil, müzik, bilim, mimari, çinicilik, keramik sanatı, ağaç işleri, maden sanatı, minyatür sanatı, el dokusu halıcılık konulan incelenmiş, o yüzyılın genel bir kültür tablosu, ayrı ayrı yazarlar tarafından hazırlanarak bir arada değerlendirilmiştir.
ALTINBAŞ (1979), Kayseri ve Kocaeli'nde dış satım amaçlı olarak üretilen ipek halıların bazı teknik özelliklerini, renk, desen, kalite ve bu halıların dokuma tekniklerini bilimsel olarak incelemiştir. Araştırma için Hereke bölgesi ana merkez olarak seçilmiş, ve ipek halı üretiminin en çok yapıldığı 16 yörede ipek halı dokuyucularından 200 kişi ile anket görüşmesi yapılmıştır. İpek halı üretiminde hammadde olarak kullanılan ipliklerden en çok kullanılan ilmelik ipliklerin deşe veya ipek döküntülerinden yapıldığı ve ipek halı üretimi için yeterli hammaddenin yurt içinde sağlama olanaklarının var olduğunu saptamıştır. İpek halılarda kullanılan ipliklerin ilmelik iplik dışında olanlarının büküm sayılarının oldukça yüksek olduğunu belirlemiştir. İpek kat incelikleri ortalama en az 98.22 denye ile en çok 597.19 denye arasında saptanmış olup genel olarak Hereke tipi ipek halılarda kullanılan çeşitli hah ipliklerinin Kayseri tipi ipek halılarda kullanılanlardan daha az incelikte bulunduklarını ifade etmiştir. Ayrıca her iki bölgede üretilen halıların saptanan boyut ve boy/en oranları değerlerinden estetik bakımdan kusursuz sayılabilecek görünümlerde olduğunu belirtmiştir. Ayrıca halı dokuyucularının sosyal durumları ve çalışma koşullarını da araştıran yazar el dokusu halıcılığın Türk ekonomisine sağlayabileceği yararlan anlatmış ve bu konuda alınması gereken önlemleri ortaya koymuştur.
KAYA (1981),Köy el sanatlarının çiftçilerimiz için önemli bir uğraşı ve yan gelir kaynağı olduğunu belirterek Nevşehir ili çiftçilerinin sosyo-ekonomik durumları hakkında bilgiler vermiş,yöre çiftçilerinin uğraştıklan el sanatları çeşitlerini anlatmıştır. Nevşehir ili çiftçilerinin köy el sanatları içerisinde halı yapımı ile yoğun bir şekilde uğraştıklarını belirtmiştir.
YAZICIOĞLU (1982), Kayseri ilinde yaptığı araştırmada el dokusu yün halıların dokuma tekniği ve kullanılan araç-gereçleri anlatmış, yün halılarda kullanılan ipliklerin cinslerini, numara, büküm ve uzama değerlerini belirlemiş, halılann kalite, renk, desen, en-boy ölçüleri, yüzey alanlan, düğüm şekilleri gibi özelliklerini incelemiştir. Kayseri ilinde üretilen el dokusu yün halıların ipliklerinin cins, kalite ve numara yönünden, ilgili standartlarda belirtilen niteliklere uymadığını vurgulayan yazar, ipliklerin boyanması esnasında yapılan hataların yanısıra halıların renk, desen ve kalite yönünden varolan standartlardan genellikle daha kötü kalitelerde dokundukları için giderek daha da bozulma eğilimi gösterdiğini belirtmiştir. Yazar ayrıca, halıcılıkla uğraşan kamu kuruluşlarının da yardımıyla dokunan halıların standartlara tam uygunluğunu sağlayacak bir denetlemenin getirilmesi, geliştirilmesi ve bu konuyla ilgili eğitim faaliyetlerine ağırlık verilmesi gerektiği önerilerinde bulunmuştur.
YAZICIOĞLU (1983), ülkemizde el dokusu halıcılıkta önemli bir konu olan halı üretim sistemlerini incelemiş,bu sistemleri anlatarak karşılaştırmış ve birbirlerine olan üstünlüklerini ortaya koymuştur.
ARSEVEN (1984), Türk sanat tarihi konusunda yaptığı bu çalışmada Türk sanatını ; ilkel devirlerdeki Türk sanatı; İslam'dan önce İç Asya ve Küçük Asya'da Türk sanatı ; İslam' dan sonra İç Asya ve Küçük Asya'da Türk sanatı olmak üzere 3 büyük devreye ayırarak incelemiştir. İslam'dan sonraki Türk sanatını 2 bölüme ayırarak İç Asya ve Küçük Asya sanatı olarak ele almış, son olarak Selçuklular ve Osmanlılara ait dönemleri incelemiştir. Mimarlık, süsleme sanatları, resim ve minyatür, halıcılık gibi önemli sanat dallarında yaptığı incelemelerin sonuçlarını bir arada sunmuştur.
GÖRGÜN AY (1984), Doğu Anadolu köylerinde köy el sanatları çerçevesinde yapılan halılar üzerindeki bilimsel araştırmasında bu yörelerde dokunan halıların renk,desen ve motif kompozisyonlarıyla kalitelerini incelemiştir. Yörede halı dokumacılığının köy evlerinde ve tarımdan arta kalan zamanlarda yapıldığını,çoğunlukla halı dokumada kendi hazırladıkları hammaddeleri kullandıklarını belirlemiş ve karşılaştığı bazı sorunlara çözüm önerileri getirmiştir.
YAZICIOĞLU (1984), ülkemizde köy el sanatlarının en yoğun şekilde uğraşılan bir dalı olan el dokusu halıcılığın Türkiye ekonomisindeki yerini ve önemini belirtmiş ve el dokusu halıcılığın sorunlarını incelemiştir.
YAZICIOĞLU (1986), ülkemizdeki el dokusu halıcılık faaliyetleri hakkında bilgi vererek, el dokusu halıların Türkiye'nin dış satımındaki yerini belirtmiştir.
ALTINBAŞ ve YAZICIOĞLU (1987), bir tarım toplumu olma özelliğini sürdüren , sağlıksız, bir kentleşmenin varolduğu ülkemizde son yıllarda çeşitli nedenlerle sanayileşmeye yönelik yatırımların yeterince yapılmasının, sanayi ve tarım kesiminde işsizlik sorununun büyümesine yol açtığını vurgulayan yazarlar bu koşullarda köy el sanatlarının önemini daha da kuvvetli olarak hissettirdiğini belirtmektedirler. Kayseri İli'nde yaptıkları araştırmada el dokusu halı dokuyucuların çalışma koşullarını da inceleyen yazarlar, yan gelir kaynağı olarak düşünülen el dokusu halıcılığın yöre genelinde bir ev sanayii olarak yürütüldüğünü ve bir çok ailenin ana gelir kaynağını teşkil ettiğini açıklamışlardır. Ayrıca, dokumacılıkta hammadde, desen, kalite ve pazarlama konularında ortaya çıkan sorunların çözümlenmesinde el dokusu halıcılığın kamu kuruluşları yardımıyla tek bir merkez altında tüm işlemlerinin bu merkez kanalıyla yürütülmesinin yararlı olacağını da vurgulamışlardır.
w
ARLI (1990) tarafından köy el sanatlarının ayrıntılı bir tanımı yapılarak ,Türkiye ve turizm açısından önemi belirtilmiş,sınıflandırması yapılmış,gerileme ve kaybolma sebepleri, geliştirilebilme olanakları açıklanmış, ülkemizde başlıca el sanatlarıyla uğraşılan yöreler anlatılmış, köy el sanatı uzmanlarının görevleri ve önemi belirtilmiş , ülkemizde köy el sanatları ile ilgili kuruluşlar hakkında bilgi verilmiştir.
YETKİN (1991), son araştırmaların ışığı altında ,Türk halı sanatının bütünlüğünü esas alarak yeni gelişmeleri değerlendirmiş, geçmişten günümüze el dokusu halı sanatı tarihinin ayrıntılı bir değerlendirmesini yapmıştır. Yazar, kronolojik bir sınıflandırma çerçevesinde Konya, Beyşehir ve Fustat halılarından oluşan Selçuklu halılarından başlayarak, hayvan figürlü halıları, 4 tipten oluşan ilk Osmanlı halılarını ,Flaman ressamların tablolarında görülen halıları, yıldızlı, madalyonlu ve beyaz zeminli Uşak halılarını Bergama halıları ve Osmanlı saray halılarından oluşan klasik devir Osmanlı halılarını; düğüm tekniği, boyutlar, yapıldığı hammadde, renk ve desen özellikleri, açısından incelemiştir. Yazar yaptığı bu sınıflandırmadan sonra kesin gruplandırmaya girmeyen el dokusu halıları da ayrıca ele almıştır.
DÖLEN (1992), tekstil tarihini anlattığı kitabının birinci bölümünde, bilim, teknoloji ve sanayi kavramlarını gözden geçirmiş, tekstil sanayiindeki gelişimi İngiltere'deki sanayi devrimi paralelinde incelemiştir. Sanayi devrimi öncesinde ortaya çıkan merkantalizm akımına bağlı olarak özellikle Fransa'da önem kazanan manüfaktür tipi üretimi tekstil sanayii açısından ele almıştır. İkinci bölümde , lif üretiminin tarihsel gelişimini ele almış, pamuk, keten, kenevir ve jüt gibi bitkisel lifleri, yün ve ipek gibi hayvansal lifleri tarihsel açıdan incelemiştir. Yapay liflerin ortaya çıkışı ve tarihsel gelişimini hem rejenere lifler ve hem de sentetik lifler açısından ayrıntılarıyla gözden geçirmiştir. Kitabın üçüncü bölümünde iplik teknolojisinin tarihsel gelişimini anlatmış, dördüncü bölümde ise dokuma teknolojisinin gelişim evrelerini,dokumacılığın ortaya çıkışından başlayarak günümüze kadar incelemiş ayrıca örgü makineleri ve örme kumaşlar, dikiş makineleri ve hazır giyim sanayiinin gelişimi, hah ve kilim dokumacılığının gelişimi ile keçe ve keçecilik konularını da ele almıştır. Beşinci bölümde Osmanlılarda dokumacılık, sanayi devriminin etkileri, Tanzimat öncesindeki ve dönemindeki sanayileşme girişimleri ve kurulan fabrikalar, 20.yy başlarında Osmanlı sanayiinin durumu, Cumhuriyetin ilk yıllarında sanayileşme politikaları, devletçilik ilkesinin doğuşu, Sümerbank'ın kuruluşu ve Sümerbank tarafından kurulan fabrikaları ele almıştır. Altıncı bölümde boyamacılık ve boyamacılığın geçmişi kapsamında boyamacılığın ortaya çıkışı, tarih içinde bitkisel ve hayvansal kökenli boyarmaddeler , sentetik boyarmaddelerin ve bu sanayinin doğuşu ve terbiye işlemlerini incelemiştir. Yedinci ve son bölümde ise kumaşlar ile özellikleri bir sözlük şeklinde alfabetik sırayla verilmiştir.
YAZICIOĞLU (1992), el dokusu halıcılığın tarihçesine ve Türkiye'de el dokusu halıcılığın bugünkü durumuna değinerek Türkiye'nin, coğrafi ve sosyal durumu, sosyo­ekonomik yapısı, el dokusu hah dokuma geleneği ve ürettiği halıları kolayca satabilme nedenlerinden dolayı el dokusu halıcılığın ülkemizde de yaygın olarak yapıldığını açıklamıştır. Türkiye'deki el dokusu halıcılık ile uğraşan kamu kuruluşları, el dokusu halı üretim sistemleri ile bu sektörün karşılaştığı sorunlara da değinen yazar, halı dokumacılığında kullanılan araç-gereç, desen, hah dokuma tekniği ile dokuma işlemleri hakkında bilgiler vermiştir.
KALINKARA vd (1995), İsparta ve Antalya İllerinde el dokusu yün halıcılıkla uğraşan kadınların karşılaştıkları sağlık sorunlarını ve verimliliklerini etkileyen faktörleri belirlemek amacıyla tesadüfi örneklemle alınan 253 kadın üzerinde çalışmışlardır. Araştırmada kadınların halı dokumadan kaynaklanan sağlık problemleri, çalışma ortamından kaynaklanan rahatsızlıkları ve kullanılan araç gereçleri değerlendirme durumları irdelenmiştir. Ayrıca kadınların günlük attıkları düğüm sayıları ve iş verimlilikleri üzerinde diğer bağımsız değişkenlerin etkisini belirlemek amacıyla yapılan regresyon analizinde sahip olunan çocuk sayısı ve dinlenme aralarının etkili olduğu belirlenmiştir.
ŞENYÜZ (1996), Kayseri'nin Bünyan ilçesinde yaptığı araştırmada , halıcılık kursuna katılan ve katılmayan halı dokuyucularının sosyo-ekonomik niteliklerini, haberleşme davranışlarını, halı dokuyuculuğu konusunda yararlandıkları bilgi kaynaklarını, çalışma koşulları ve halı dokuyuculuğu ile ilgili teknik bilgi düzeyleri yönünden ortak özelliklerini ve farklılıkları ortaya koymayı amaçlamıştır. Halıcılık kursuna katılan halı dokuyucularının yaş ortalamalarının daha genç, eğitim düzeylerinin daha yüksek, sahip oldukları işletme arazilerinin daha küçük, dokuyuculuk konusunda daha bilinçli, gazete alma ve okuma oranlarının da daha yüksek olduklarını belirlemiştir. Yine halıcılık kursuna katılan dokuyucuların Sümerbank ve Halk Eğitim Merkezi gibi kurum ve kuruluşlardan daha fazla oranda yararlanmaya istekli olduklarını ve düğüm atma, çözgü çözme, desen çıkarma gibi teknik konularda bilgi düzeylerinin daha yüksek olduğunu tespit etmiştir. Araştırmada halıcılık kursuna katılan ve katılmayan halı dokuyucuları arasında, yaş, eğitim, işletme büyüklüğü, hammadde temini, pazarlama, ücret ve çalışma koşullarında istatistiki olarak önemli farklılıkların bulunduğu saptanmıştır. Diğer taraftan halıcılıktan sağlanan gelirin, halı dokuyuculuğu ile radyo ve televizyon programlarından yararlanma ve uygulama düzeyleri arasında istatistiki olarak bir farklılık bulunmadığını belirlemiştir.

10 Eylül 2011 Cumartesi

Türk Cami Halısı Dokusu ve Halı Ürünleri

Türkiye 1930 yılına kadar önemli bir hah ihracatçısı olma özelliğini korumuştur. 1923 ile 1935 yılları arasında yılda ortalama 20000 ton kaba-karışık yapağı üretilmiştir. Eşberk (1939) 'e göre 1928 yılında 2500 ton yün çeşitli tekstil ürünleri imalatında , 9000 ton kaba-karışık yün ise halı ipliği yapımında kullanılmıştır. Yazar 6000 ton yünün yapağı üreticileri tarafından doğrudan kullanıldığını, fakat bu miktarın önemli bir bölümünün de yine halı ipliği yapımı için kullanıldığını belirtmekte ve bu rakamları değerlendirerek 1928'de 1 milyon m2 halı ve kilim dokunduğu sonucuna varmaktadır. Bu üretimin büyük kısmını köylünün kendi ihtiyacını karşılamaya yönelik ya da pazar yerlerinde satıp gelir elde etmeye yönelik dokuduğu halılar oluşturmaktaydı. Diğer bir deyişle üretim gerek ulusal pazara ve gerekse ihracata bir önceki döneme oranla daha az yönelik olmuştur. 

Cumhuriyet dönemi ile birlikte diğer tüm alanlarda olduğu gibi el dokusu halıcılıkta da önemli ilerlemeler sağlanmıştır. Cumhuriyet döneminde ülkenin bir çok yerine kurulan iplik fabrikaları ile el dokusu halıcılıkta kullanılan hammadde iyileştirilmeye çalışılmıştır. Yine bu dönemde desen çalışmaları başlamış, özgün desenler üretilmeye çalışılmıştır. Tüm Türkiye'de Türk halılarının köklü geçmişinden kaynaklanan, sağlam Türk düğümünün ve solmayan parlak renklerin elde edildiği doğal
boyaların kullanıldığı halıların dokunması için haklı bir özen ve çaba gösterilmektedir (Yetkin 1991,Yazıcıoğlu 1992, Kuban 1995, Tansuğ 1996). Bu dönemde iki ayrı tür halının ihraç edildiğini söylemek mümkündür. Birincisi, 1930 yılına kadar devam eden yüksek miktarlardaki dış satım, evlerden tek tek toplanan antika halı ticaretinden kaynaklanmıştır. İkincisi ise, bir önceki dönemle karşılaştırıldığında çok daha az bir ev üretimi çerçevesinde ulusal ve uluslararası pazarlar için halı dokunmuştur. Daha öncede anlatıldığı gibi İngiliz Şirketinin kurduğu fabrikalar kanalıyla ip temin etmenin zorlaştığı, 1950'lere kadar uzanan dönemde özellikle ihraç halıları üretimi için halı ipi ithalatı sık sık yapılmıştır. İhracattaki tedrici azalma ise İkinci Dünya Savaşı yıllarına kadar sürmüş hatta savaş sırasında kısa bir süre için halı ihracatı hiç yapılmamıştır . İhracattaki azalmayla beraber el dokusu halıcılıkta gerek kullanılan hammaddeler gerek desen, renk, boya, kalite yönünden hızla gerileme ve yozlaşma sürecine girilmiştir. Ulusal ve Uluslararası Pazar için üretim İkinci Dünya Savaşı sonrasında yeniden canlanmaya başlamıştır. Oransal olarak , üretimin genellikle %10-20'yi geçmeyen bölümünün ihraç edildiği görülmektedir. 1950 yılından sonra iç piyasada, satın alma gücünün artması ve para değerindeki dalgalanmalara paralel olarak el dokusu halıya olan talep artmış, bu durum ise ucuz ve kalitesiz üretime neden olmuştur. (Atalay 1967,Anonim 1986,Ayata 1987).
5'de 1955 ile 1975 yılları arasında el dokusu halı üretiminin yaklaşık dört kat artığı görülmektedir. Ancak bu defa üretim artışının esas nedeni iç pazara yönelik el dokusu yün halı üretimidir. Önce Kamu İktisadi Teşebbüsleri sonra da özel sektör ip eğirme sanayine önemli yatırımlar yapmış, bunun sonucu olarak da el dokusu halı sanayinin talebi kolaylıkla karşılanabilmiştir. Bir diğer önemli neden ise talep artışıdır; burada genel nüfus artışı ve 1950-1975 döneminde kişi başına düşen ortalama gelirin hızla yükselmesi gibi iki temel faktör talep artışını sağlamıştır. Üretim artışının diğer nedenleri ise; hızlı kentleşme, inşaat sektörünün canlanması ve beton zeminli konutların çoğalması şeklinde sıralanmaktadır. Gerek özel konutlar gerekse işyerleri ve resmi daireler beton zemini örtecek halı vb eşya talebini kamçılamıştır. Fakat burada 1970'li yıllarda makine halıları üretiminin de devreye girdiğinin ve talebin karşılanmasında giderek el dokusu halıyı geride bıraktığını belirtmek gerekmektedir. 1960 yılından itibaren dış pazarlardan özellikle eski Anadolu halılarına talep artmaya başlamış, bunun sonucunda da karakteristik desen ve renklerde, kalite fark edilir bir iyileşme olmuştur (Anonim 1986).
El dokusu halıcılığı özendirmekte devletin aldığı tedbirlerin de çok büyük katkısı olmuştur. Ev üretiminin aşın dağınıklığı göz önüne alındığında geniş bir karayolu ağının örülmüş olmasının önemi daha iyi anlaşılmaktadır. Pazara yönelik el dokusu halı üretimi köylerin kasaba ve kentlere bağlanmasıyla paralel gelişmiştir. Diğer bir uygulama ise yeni koyun türlerinin geliştirilmesine öncülük ederek kaliteli ip ve kaliteli halı üretimini bu yoldan teşvik etmek olmuştur. Fakat devletin katkısı bunlarla sınırlı kalmamış, ihracatı geliştirme amacına yönelik olarak uygulanan vergi iadeleri politikası da rol oynamıştır. Bu yoldan sağlanan maliyet düşüşü ihracatçının uluslararası pazardaki rekabet gücünü kısıtlı ölçüde de olsa artırmıştır. Diğer yandan el dokusu halı sanayindeki işçi-işveren ilişkilerine yönelik alınması gereken tedbirler ve bu alandaki uygulamalardan kaynaklanan bir destek de söz konusudur. Halı dokuyan işçiler için İş Kanununun uygulanması yolunda hiçbir ciddi resmi çaba sarf edilmemiş veya bu tür işletmelerin işçi-işveren ilişkilerinin kapsayan özel yasalar hazırlanması yoluna gidilmemiştir. Kısacası, bu sanayinin çalışanları koruyucu yasalardan hiç etkilenmemekte; bu durum ise halı imalatçısına (amiller, şirketler, vb) sendikasız, sigortasız bir ucuz emek arzından sonuna kadar yararlanma imkanı sağlamaktadır. Bu durum günümüzde de devam etmektedir. Bunlara ek olarak, yapağı ticareti, ip alım satımı, dokumacılık alanındaki işçi-işveren ilişkileri büyük oranda resmi mali denetimin dışında kaldığı için devletin halı alım satımını denetleyebilmesi de hemen hemen imkansızlaşmakta ve bu ticaretin olsa olsa çok sınırlı bir bölümü vergilendirilebilmektedir.
Kısacası bu üç faktör (vergi iadesi, yasa kapsamı dışında oluşan işçi-işveren ilişkileri ve mali denetim boşluğu) hah sanayinde maliyetleri aşağı çekmek suretiyle sanayinin gelişmesini kamçılayan temel faktörler olarak Türk el dokusu halıcılık tarihinde yerini almıştır.

9 Eylül 2011 Cuma

Cami Halısı

   İyi Günler!,

Sizler için bu gün bir firmayı tanıtmak istiyorum. Bu firma İkra Halı firmasıdır. Sizler için sunmak istedikleri bir çok hizmet ve sektörel halılar ile yaklaşık 107 yıldır buradalar. Sizler için bir çok modeli üretip satıyorlar. Bünyelerinde yaklaşık 1000'e yakın motif bulunmaktadır. Sizlere sundukları hizmetten bir gram şüphem yok geçenlerde bir alışverişimiz oldu. Çok sağlıklı halıları mesela hiç koku yapmıyor. Sizlere sağlıklı bir halı sunduklarını deneyerek gördüğümüzü ve çok sağlam referansları bulunmaktadır.
İkra Halı bildiğimiz kadarı ile 3 büyük sektörde halı üretimi yapmaktadır.
Cami Halısı : Mosque Rugs yani Cami Halısı üretimi yapan ve bunu da iki farklı ana dalda yapan firma;
Yün Cami Halısı: Tamamen yeni ve yıkanmış bir yünden sizlere bir halı üreten firma sağlıklı bir model sunduğunu belgeler ile kanıtlıyor.
Akrilik Cami Halısı: Akrilik bir halının en iyisini ürettiklerini bildiğimiz firma sizlere sağlıklı modeller sunmakta emin adımlarla ilerliyor.
Otel Halısı : Oteller için özel projeler geliştiren firma gerçekten hoş modeller ile sizlere hizmet vermektedir.
Yurt Halısı : Öğrencilerin kaldığı yurtlara özel işlemler geçiren firma kendi profilinde sağlıklı ürünler sunmaktadır.

8 Eylül 2011 Perşembe

Bünyan Halıcılığı


Diğer yandan bozulan halıcılığı yeniden eski görkemli günlerine getirmek, sarayın el dokusu halı ihtiyacını karşılamak ve kontrollü, kaliteli hah üretmek amacıyla 1844' de Sultan Abdülmecit tarafından İstanbul yakınlarındaki Hereke'de saray için bir halı atölyesi kurulmuştur. Bu atölye sadece kaliteli saray halıları dokumak konusunda etkili olmamış aynı zamanda yörede kaliteli el dokusu halı dokuma geleneğinin yerleşmesini de sağlamıştır. Bugün de ülkemizde ince ve kaliteli el dokusu yün halılar Hereke yöresinde ve Hereke halısı adı altında dokunmaktadır (Tansuğ 1996).
1883'de Sultan Abdülhamit tarafından 100 tezgahtan oluşan bir Halıhane yaptırılmış ve üretime geçilmiştir. Bu durum yine sarayın kontrolünde halı dokunmasına neden olmuş, Türk hah sanatına yeni bir özellik katmıştır. Burada yapıldığı bilinen halı ve seccadeler , başta İran olmak üzere, Memluk ve Anadolu halılarının süsleme özelliklerini taşıyan karma bir üslup göstermiştir. Bazılarında ipek, bazılarında ise altın ve gümüş tel kullanılmıştır. Çözgülerinde pamuk ipliğinin de kullanıldığı örnekler vardır. Hereke halı ve seccadelerinde Gördes ile beraber İran düğümüne benzeyen ve daha gevşek olan Hekim düğümü kullanılmıştır. Böylece İran halılarında kullanılan kıvrak hatlı motiflerin kullanılmasına imkan sağlanmıştır. Topkapı Sarayı Müzesi'nde ki seccadelerin bir kısmı Hereke'de dokunmuştur. Sultan II. Mahmut zamanında Kumkapı yakınında dokuma imalathanesi olarak kurulan ve aslında fes imalatı için Feshane admı alan kuruluş, 1830'a kadar devam etmiştir. 1833-1839 yıllarında genişletilerek Eyüp civarında Defterdar' a nakledilmiştir. Fabrika 1876'da askeri teşkilata , 1923'de Sanayi ve Maadin Bankası'na, 1939'da Sümerbanka bağlanmıştır. Hereke ve Feshane halılarında ,yapılan kuruluşun adı, tarihi ve hatta usta isimleri halının sağ üst köşesine yazılmıştır. Feshane halılarında İran halılarından alınan desenler yanında ,Avrupa halılarından alınan desenler ile devrin üslubunu yansıtan Barok ve Ampir motifleri taşıyan kaliteli halılar da yapılmıştır. Böylece son devirde dahi Avrupa halıları ile yarışabilecek üstünlükte halılar yapılabildiği anlaşılmaktadır. Buna karşılık çeşitli kasaba ve köylerdeki tezgahlarda geleneksel desenleri sürdüren halılar dokunmaya devam etmiştir. Bugün bütün Anadolu'da geleneksel desenleri ile Türk halı sanatının sağlam karakterini sürdüren halılar dokunmaktadır.
1926 yılında yalnız Ege bölgesinde 11305 tezgahta 30940 dokuyucu ile 592462 m2 üretim yapıldığı, bunun sonucunda İzmir limanının Türkiye'nin en büyük halı ihraç limam olduğu , İstanbul'un ikinci sıraya yerleştiği belirtilmektedir. Ayrıca İran, Kafkasya ve Orta Asya halıları bu iki limandan Avrupa'ya sevk edilmişlerdir (Anonim 1959).
I. Dünya Savaşı'na kadar Türkiye dünya halı ticaretinin merkezi ve transit pazarı olmuştur. Birinci Dünya Savaşı ve İstiklal Savaşı yıllarında ülkemiz bu merkezi durumunu nispeten kaybetmişse de Çizelge 2.2.'de görüldüğü gibi Cumhuriyet devrinde 1930 ekonomik krizine kadar en önemli ihraç ürünü olma niteliğini korumuştur (Anonim 1959, Anonim 1986,Dölen 1992).
Çizelge 2.2.1923-1947 yılları arasında Türkiye'nin el dokusu halı ihracatı miktar (kg) ve değerleri ($),ile ithalat (kg)değerleri
Yıllar   İthalat Miktar (kg)     ihracat Miktar (kg)    İhracat Değer ($)

Yıllar
İthalat Miktar (kg)
ihracat Miktar (kg)
İhracat Değer ($)
1923
82587
981208
3318779 TL
1924
74594
1288052
-
1925
114516
1297076
5637074 TL
1926
296255
1394401
-
1927
485142
1385478
3417407
1928
236324
1565299
3296713
1929
50820
1315567
2617407
1930
136999
933956
3911272 TL
1931
308393
780324
-
1932
76433
403442
-
1933
1247
341743
-
1934
43135
296534
-
1935
247
207261
-
1936
693
208442
-
1937
28
108295
-
1938
498
275
-
1939
570
58

1940
30
747
6198
1945
440
-
-
1946
-
22
-
1947
184
110
-

Türkiye 1930 yılına kadar önemli bir hah ihracatçısı olma özelliğini korumuştur. 1923 ile 1935 yılları arasında yılda ortalama 20000 ton kaba-karışık yapağı üretilmiştir. Eşberk (1939) 'e göre 1928 yılında 2500 ton yün çeşitli tekstil ürünleri imalatında , 9000 ton kaba-karışık yün ise halı ipliği yapımında kullanılmıştır. Yazar 6000 ton yünün yapağı üreticileri tarafından doğrudan kullanıldığını, fakat bu miktarın önemli bir bölümünün de yine halı ipliği yapımı için kullanıldığını belirtmekte ve bu rakamları değerlendirerek 1928'de 1 milyon m2 halı ve kilim dokunduğu sonucuna varmaktadır. Bu üretimin büyük kısmını köylünün kendi ihtiyacını karşılamaya yönelik ya da pazar yerlerinde satıp gelir elde etmeye yönelik dokuduğu halılar oluşturmaktaydı. Diğer bir deyişle üretim gerek ulusal pazara ve gerekse ihracata bir önceki döneme oranla daha az yönelik olmuştur. Cumhuriyet dönemi ile birlikte diğer tüm alanlarda olduğu gibi el dokusu halıcılıkta da önemli ilerlemeler sağlanmıştır. Cumhuriyet döneminde ülkenin bir çok yerine kurulan iplik fabrikaları ile el dokusu halıcılıkta kullanılan hammadde iyileştirilmeye çalışılmıştır. Yine bu dönemde desen çalışmaları başlamış, özgün desenler üretilmeye çalışılmıştır. Tüm Türkiye'de Türk halılarının köklü geçmişinden kaynaklanan, sağlam Türk düğümünün ve solmayan parlak renklerin elde edildiği doğal
boyaların kullanıldığı halıların dokunması için haklı bir özen ve çaba gösterilmektedir (Yetkin 1991,Yazıcıoğlu 1992, Kuban 1995, Tansuğ 1996).

6 Eylül 2011 Salı

Osmanlı Cami Halısı


16. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Osmanlı Saray Cami halılan denilen, teknik ve desen bakımından tamamen farklı bir cami halı grubu ortaya çıkmaktadır (Aslanapa 1984). Gördes düğümü sağlam olmasına rağmen kıvrık ve çok ince detaylı halıların yapılmasına elverişli olmadığından, Osmanlıların natüralist yaprak ve çiçek desenleri İran düğümü ile birleştirilmiştir. Hepsi Gördes düğümü olan bütün diğer Türk halılanndan farklı olarak İran düğümü ile hazırlanan bu halılar sık düğümler ile kadifeyi andıran yumuşak bir etki bırakmaktadırlar. Osmanlıların 1514' de Tebriz'i ,1517' daKahire'yi fethetmesi Türk halı sanatı bakımından önemlidir. Osmanlı saray halıları Memluk halılarının teknik, malzeme ve renk etkisi altında meydana gelmiştir. Osmanlı saray halılarında kırmızı,koyu mavi, san, çimen yeşili gibi renkler kullanılmıştır. Ayrıca çözgü, atkı ve ilmeleri yündür. Bazılarında çözgülerde sarımtırak yeşil ve atkılarda kırmızı renk kullanılmıştır. Bursa 'da yapılmış olduğu ileri sürülen halılarda ise malzeme farkı görülmektedir. Bunlarda çözgü ve atkılar ipekten yapılmış,atkılar kırmızı renkte boyanmıştır ve bükümsüz tek ipliktir. Çözgüler sanmtırak yeşil renkte üç ipek iplikten bükülmüştür. Hav tabakasını oluşturan yün iplikler Mısır'da olduğu gibi S şeklinde bükülmüştür,beyaz ve açık mavi kısımlarda pamuk ipliği kullanılmıştır. Pamuk iplikler Anadolu'ya has bir teknik olan Z şeklinde bükülmüştür. Osmanlı saray halılarında altın ve gümüş iplikle dokuma ve işleme hiç kullanılmamıştır. Fakat kullanılan yün o kadar ince ve yumuşaktır ki ipek hissini uyandırmaktadır. Düğümler çok ince ve sıktır ; m2'de ki düğüm sayısı 200000-700000 arasında değişmektedir. İnce ve dökümlü olmalarından dolayı masa örtüsü olarak kullanılmaya elverişli biçimde olanları da vardır. Bilhassa çok nadir olan yuvarlak halılar da dokunmuştur ki bunların tanınmış bir örneği Washington , Corcoran Art Gallery'de bulunmaktadır. İlk Osmanlı saray halılarının Kahire'deki Memluk halılarının tezgahlarında dokunmuş olması, bu ilk örneklerde Memluk halılarının motif ve renklerinin kullanılmasına yol açmıştır. 1600 'den sonra Memluk üslubu etkisi yok olmuştur. Saray halılarında Uşak halılarından farklı olarak madalyon teması ikinci planda kalmıştır. 16. yüzyıl İran halı sanatından ilham alınmış sivri kıvrak hançer yapraklan, palmet şekilleri ve madalyonlar tipik bir Türk üslubunda natüralist lale, sümbül, karanfil çiçekleri ile birleştirilerek yeni bir halı deseni dünyası yaratılmıştır. İran halılarının zemin dolgusu olarak görülen kıvrak dal sistemi, Osmanlı saray halılarının zemininde daha gevşek halde esas motif olarak kullanılmıştır. Çiçeklerin bu kadar natüralist hatlarla çizilişine ancak Türk sanatında rastlanmaktadır. Bunlann örnekleri Osmanlı sarayında, kumaş ve çini desenlerini de çizen nakkaşlar tarafından hazırlanmıştır. Osmanlı saray nakkaşlarının 16. yüzyıl boyunca geliştirdiği üsluplar ,Osmanlı saray halılannda en olgun şekilde birleşerek, saray halısı sanatındaki üstünlüğünü ortaya çıkarmıştır. Osmanlı saray halılarının bir diğer özelliği de ,İran halılarına has madalyon düzeninin tamamen Türk halılanna has bir şekilde uygulanışıdır. İran halılarında esas motif olan madalyon, bu halılarda ikinci derecede bir motif olmuştur. Karakteristik motifler 18 yüzyıl boyunca yaşatılmaya devam etmiştir. Osmanlı saray halılarının zarif örnekleri Avrupa halı sanatım da etkilemiş, özellikle İspanya halılarında taklit edilmiştir. Saray halıları zengin ve girift görünüşlü desenlerinden dolayı Avrupalı ressamların tablolannda nadiren resmedilmiştir (Yetkin 1991, Aslanapa 1997a).
Türk halı sanatının, sağlam bir geleneğe dayanan teknik ve motifleriyle 18. yüzyılda altın çağı sona ermiş, bir duraklama ve giderek gerileme devresine girmiştir. Bununla birlikte, I. Dünya Savaşı'na kadar Türkiye dünya halı ticaretinin merkezi ve transit
pazarı durumundadır. 1910-1914 arasında Türkiye'deki halı tezgahlarının ve bu alanda çalışan işçilerin sayısı ile bunların belirli merkezlere göre dağılımı çizelge. 2.1'de verilmiştir (Dölen 1992).
Çizelge .2.1. 1910-1914 arasında halı tezgahlarının ve bu alanda çalışan işçilerin belirli
merkezlere göre dağılımı
Bölgeler
Tezgah sayısı
işçi sayısı
Tezgah başına işçi
Uşak-Kula çevresi
4555
14476
3.24
İsparta çevresi
3710
10781
2.91
Kayseri-Bünyan çevresi
6470
18800
2.90
Öteki bölgeler
4510
16025
3.55
Toplam
19145
60082
3.14

Yine 18. ve 19. yüzyıllarda İzmir ve çevresi önemli bir halı üretim merkezi ve ihracat limanı olarak görev yapmıştır. 19.yy.'da Avrupa ülkelerinden gelen yoğun talep üzerine ihracata yönelik halı üretimine ağırlık verilmiş ,İzmir ve yöresine önemli miktarda halı siparişi verilerek halı dokutturulmuş ve ihracat limanı İzmir olduğu için İzmir halısı adı altında bir kavram Avrupa piyasasına girmiştir. Bunun sonucunda Anadolu'nun bazı bölgelerinde geleneksel aile üretimi bırakılmıştır. Bu yüzyılda Trabzon limanından da İran'a halı ihraç edildiği bilinmektedir. Ticari halıcılığın bu ilk döneminde bir İngiliz şirketi olan Şark Halı Şirketi, yaklaşık 40 yıllık bir süre içerisinde (1880-1920), Batı Anadolu'da birbiriyle bağlantılı dokuma atölyeleri ve iplik eğirme fabrikalarından oluşan büyük bir ticari ve endüstriyel ağın kurulmasını sağlamıştır. 1913 yılında yabancı rakiplerini ortadan kaldırıp halı imalat ve ihracatını tek elden yürüten tek yabancı şirket durumuna gelmiş, 8156 tezgah ve bu tezgahlarda çalışan 25257 dokuyucu kapasitesi ile 20 yılda (1893'ten 1913'e kadar ) 1087000 m2 halı üretimi yapmıştır. Bu İngiliz şirketi evlerinde çalışan çok sayıda dokuyucuya iş imkanı sağlamıştır. Ancak bu yüzyıllarda üretilen halılar hiçbir zaman renk, desen, renk uyumu ve işçilik yönlerinden önceki yüzyıllarda dokunan halılara erişememişlerdir. 1913 yılında atölyelerde yapılan halı üretimi daha yoğun olmasına karşın ev üretimi %42 oranında devam etmiştir. 1920'lerde İngiliz Şirketi gerilemeye başlamış, 1930'ların ortasında yok olmuştur. Bu yıllar halı ihracatının azaldığı yıllardır ve bunda şirketin gerilemesinin de özel bir yeri vardır. Bir başka sebep ise uluslararası halı ticaret merkezlerinde meydana gelen değişikliklerdir. İstanbul'un doğu halıları ticaret merkezi olması Türkiye'nin halı üretim ve ihracatını önemli ölçüde etkilemiştir. Oysa iki Dünya
Savaşı arasındaki dönemde toptan halı ticareti merkezi önce Londra daha sonra da Hamburg'a kaymıştır (Kurmuş 1974, Ayata 1987, Çadırcı 1991).